Hukukta Şehir Efsaneleri
Hukuki konularda bol miktarda şehir efsanesi olduğu doğru. Hukukta doğru bilinen yanlışlar neler, bir göz atalım.
Yanlış, Hem De Külliyen
- Trafikte arkadan çarpan yüzde yüz kusurludur.
Yanlış. Kusurluluk bakımından arkadan çarpan aleyhine bir negatif hukuki kabul var, yok değil. Ancak bilirkişiler ve mahkemelerce her olaya göre ayrı değerlendirme yapılacaktır.
- Boşanma davasını ilk açan daha avantajlı.
Yanlış. İspat bakımından eli güçlü olan avantajlıdır. İlk açanın hiçbir önemi yok. Ayrıca belirtelim, boşanma davası da dahil olmak üzere birçok davada “karşı dava” diye bir şey var. Diyelim kadın boşanma davası açtı, erkek de karşı dava olarak kendisinin davacısı olduğu yeni bir boşanma davası açabilir, bu iki davada boşanma dışındaki talepler farklı da olabilir. Bu iki dava birleştirilerek görülür, tarafların her ikisi de hem davacı hem davalı olur.
- Taraflardan biri boşanmak istemezse boşanılamaz.
Yanlış. Boşanılamaz değil, süreç uzayabilir. Hakime ispat için daha fazla tanık dinletmek, daha fazla yerden bilgiler istenerek iddiaları belgelendirmek gerekebilir. Böyle bir durumda çekişmeli boşanma davasını açan yani boşanmayı isteyen davacı eş, karşı taraf boşanmak istemese bile davasını ispat ederek boşanma kararını alabilir. Boşanmak istemeyen eşin yapabileceği tek şey, çekişmeli boşanma davasına konu olan iddialarda hiçbir kusuru olmadığını ispatlamak olabilir, ancak bunu ispatladığı takdirde boşanmak isteyenin boşanma davası mahkeme tarafından reddedilir ve evlilik devam eder. Bunu ispatlaması zordur, mahkemeler genelde insan haklarını da göz önünde bulundurarak, senelerce boşanamadan zorla evli kalmak durumunun yaşanmaması için kusurun bulunduğunun ispatını kusurun bulunmadığının ispatına nazaran daha yumuşak kriterlerle değerlendirebilmektedir.
- Başkasının banka hesabına para yatırmak, artık hesabına para yatırılan kişiden alacaklı olunduğunun delilidir.
Yanlış. Kanunun mantığı bunun tam tersi. Bir kimsenin hesabına para yatırılması artık ondan alacaklı olunduğunu değil o kimseye önceden bir borcun bulunduğu ve bu borcun geri ödendiği anlamına geliyor. Eğer borcunu ödeyen değil tam tersi o kişiye borç veren iseniz, ya-zı-ya dö-ke-cek-si-niz. Başka yolu yok. Bir sözleşme yapmadan ya da en azından tek cümle de olsa borç verdiğinize dair imzasını almadan, hiç kimseye borç vermeyin. Daha sonra ona banka ile gönderdiğiniz paranın aslında sizin ona olan bir borcunuzun ödemesi olduğunu söylerse, kanun bunu kural olarak böyle kabul ettiğinden o kişi haksızken haklı konuma gelir, borç ödediğinizi değil borç verdiğinizi ispatta çok zorluk yaşarsınız.
- İstifa eden işyerinden tazminatlarını alamaz.
Yanlış. Bu algıyı oluşturan, geçmişteki bazı yargı kararları oldu, ancak onlar istisnaiydi. İstifa eğer haklı sebebe dayanıyorsa tüm alacaklar alınabilir. İşveren tarafından “alacaklarımı aldım” ya da “almayacağım” gibi bir ibraname imzalatılmış olsa bile ibranamenin geçersizliği ileri sürülebilir.
- Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını (HAGB) kabul ederek suçu işlediğini / ceza almayı kabul edersin.
Yanlış. Yargılamanın neticesinde HAGB uygulanabilecek suçlarda hakim tarafından ilk duruşmada olur da suçlu bulunursanız hakkınızda HAGB uygulanmasını kabul edip etmediğiniz sorulur, bu soruhakim tarafından sanığa yasa gereği sorulmak zorundadır çünkü sanık kabul etmezse hakim HAGB uygulayamaz. Çok istisnai durumlar hariç HAGB lehinize bir durumdur, kabul etmekte yarar vardır. Kabul etmek beraate asla engel değildir.
- Müteahhitle taşınmaz satışı için kaşeli imzalı yani yazılı sözleşme yapılması yeterlidir.
Yanlış. Taşınmaz satışı sadece tapuda olur. Alacağınız bir gayrimenkul için noterden satış yapalım diye bir teklif gelirse, bunun satış olarak bir geçerliliği kesinlikle yok. Noterlerde sadece “satış vaadi sözleşmesi” yapılabilir, bunun da tapuya şerh edilmesi en güvenlisidir. Tarafların kendi arasında (vergilerden kaçınmak için notere gitmeyerek) yaptığı taşınmaz satışına dair hiçbir sözleşme, adı ne olursa olsun taşınmaz satışı olamaz. Hatta satış vaadi sözleşmesi dahi olamaz. Mülkiyeti devir borcu doğurmaz. Yıllarca mağdur olursunuz. İş, taşınmazdan tahliyenize ve hatta taşınmazın yıkımına kadar dahi gidebilir, tapuyu davayla üzerinize almak çok zordur, tapuyu almayayım da en azından ödediğim bedeli geri alayım derseniz de büyük ihtimal böyle bir müteahhitin üzerinde malvarlığı olmayacağından büyük zorluklar yaşarsınız.
- Satın alınan her ürün süresi içinde olmak şartıyla koşulsuz şartsız iade edilebilir.
Yanlış. Ürünün niteliğine göre, tek kullanımlık ya da hijyen vb gibi sebepler bakımından özellik taşıyan ürünlerde iade olmaması, yasal bir durumdur. Ancak asıl doğru bilinen yanlış şu: gidilip mağazadan bir ürün satın alınıyor, hiç kullanılmadan iade edilmek isteniyor. Eğer ki satıcı iade edilmesine rıza göstermiyorsa, “satış yerinden peşin olarak alınan” ürünler iade edilemez! Tüketici kanunu; mesafeli (online) satışlar, taksitli satışlar gibi birçok satış türünde cayma hakkı tanımış. Ancak mağaza, işyeri gibi satış mekânlarında yapılan ve ödemesi “peşin”olan satışlarda satışa konu mallarda herhangi bir ayıp yoksa tüketicilerin değişim veya iade etme hakkı yani cayma hakkı tanımamış. Bundaki maksat, gözle görülerek, seçilip beğenilerek alınan ürünlerin keyfi iadelerini sınırsız tutmayarak satıcıların ticari işleme olan güvenlerini sarsmamak ve ticari hacimlerindeki yersiz dalgalanmaların önüne geçmek olsa gerek. Yine de günümüzde çoğu satıcı mağaza satışlarında da bu imkanı rızalarıyla tanıyorlar.
Kısmen Doğruluk Payı Olsa Da, Yanlış Yorumlandığı İçin Yanlış Yola Sokan Efsaneler De Mevcut
- Avukatlar ücreti karşı taraftan alıyormuş.
Kısmen doğru kısmen yanlış. Avukatlık ücreti iki tanedir, bir tanesi avukatınızla sizin aranızdaki sözleşmesel avukatlık ücreti. Bu, herşeyden bağımsız, hatta davanın kazanılması ya da kaybedilmesinden de bağımsız, sırf emeğini ve bilgisini sunduğu için sizin ona ödeyeceğiniz miktar. Bir de “yasal vekalet ücreti” var, işte o davayı kazanan tarafın avukatının kaybeden taraftan aldığı, kanunla belirlenmiş ancak miktarı davasına göre değişen bir avukatlık ücretidir. Birinden biri değil. İlkini avukat zaten kendi müvekkilinden alacak, ikincisini dava kazanılırsa karşı taraftan alacak.
- Aynı anda hem ölmüş babadan hem de ölmüş eşten dolayı maaş alınamaz.
Kısmen doğru kısmen yanlış. Ölenlerin sigorta kurumlarının (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı gibi) aynı ya da farklı olması, ölüm tarihinin 2008 öncesi mi sonrası mı olması, maaşın yurtiçi mi yurtdışı mı olması fark yaratır. Ancak aynı anda iki hatta üç maaş alınabilen durumlar var, alınamaz denemez.
- Boşananlar, tüm malları yarı yarıya paylaşır.
Kısmen doğru, kısmen yanlış. Evlilik tarihinin 2002 öncesi mi sonrası mı olduğu, söz konusu malların evlilik öncesi mi sonrası mu edinildiği önem taşır. İstisnai durumlar haricinde, kural olarak yarı yarıyadır evet ancak bilirkişilerce tam hesap yapıldığında oranda ufak kaymalar olabilir, yüzde yüz ortadan ikiye bölünme gerçekleşmeyebilir.
- İçinde kiracı bulunan taşınmazı satın alan kişi, kiracıyı derhal çıkartabilir.
“Derhal”kısmı hariç doğru. Kişiler, içinde kiracısı bulunan evi, kiracıyı hemen tahliye ettiririz düşüncesi ile satın almakta ancak sonra kiracı kendi rızası ile çıkmayınca bir iki yıl boyunca tahliye davaları ile uğraşarak mağdur olmaktadırlar. Doğrusu ilk önce kiracıyı dairesini satan kişinin bilgilendirmesi, kiracının tamam dediğinden emin olunması, daha sonra satın alan kişinin satışın gerçekleştiğini belirterek ve makul bir süre vererek bir daha sözlü rica etmesidir. Kiracı rızası ile çıkmazsa ilk olarak yasal süresi içinde ihtar çekilecek, yine çıkmazsa yasal süresi içinde tahliye talepli dava açılacak. Kısacası tahliye edebilmek “derhal” olmayabilir.
Hukuki bir mesele dedin mi, aynısı kaynımda da vardı diyenler çok olur. Okuyunca birçoğunuzun yüzünde gülümseme oluştuğunu şimdiden görür gibiyim. Kulaktan dolma efsaneler bilgi kirliliği yapıyor, kafalar çorba oluyor. Hak arama ya da dava açma fikirlerini alakasız sosyal ortamlarda çok da dillendirmemek yorulmanızı engelleyebilir. Aklınıza gelen , merak ettiğiniz örnekler varsa paylaşmanızı çok isterim. Efsanesiz haftalar dilerim...
* İSİMSİZ YORUMLAR YANITLANMAZ.
* Değerli yorumlarınız ve sorularınız onaydan geçtikten sonra yayınlanır ve yanıtlanır. Yorumun aşağıda görünmesi ve altına yanıtın girilmesi birkaç gün sürebilir, ara sıra kontrol ediniz.
* Önemli not: Telefonla soru yanıtlama gibi bir hizmet vermemekteyiz. Whatsapp"tan ya da sosyal medya hesaplarından da danışmanlık vermemekteyiz. Danışmanlık ücreti, doğru yorum ve emeğin karşılığıdır. Yüzyüze görüşmek için randevu alabilirsiniz. İzmir dışında iseniz, ücretli online danışmanlık hakkında sadece bilgi almak için dahi [email protected] "ye mail gönderebilirsiniz. Blog altındaki yorumlarımız genel fikir verme amaçlı olup, olaya özgü danışmanlık değildir. Birkaç defa aynı yönde yanıtlanmış sorular ile tamamiyle aynı sorular sorulduğunda yorumunuz yayınlanmaz.
Yorum Yazın